dunyaveuzay.tr.gg
 
DÜNYAMIZ VE UZAY
MeNü  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  MERKÜR
  GÜNEŞ TUTULMASI
  AY TUTULMASI
  SATÜRN
  2010-2020-2030-2040 ve 2050 DE OLACAKLAR
  JÜPİTER
  MARS
  NEPTÜN
  VENÜS
  URANÜS
  DÜNYA
  GÜNEŞ ENERJİSİ
  DÜNYA'NIN SIRRI BULUNAMADI
  YOKSA MARS'TA HAYAT VAR MI?
  UZAY VE YAŞAM OLASILIĞI
  UZAY ARAŞTIRMALARI
  KUYRUKLU YILDIZLAR
  İKİ GÖKTAŞI DÜNYA'NIN YAKININDAN GEÇTİ
  ANNELERİMİZ BU KALVYEYİ SEVECEK
  GÜNEŞ BENZERİ YILDIZA AİT GEZEGEN
  YENİ BİR KUYRUKLU YILDIZ!
  ANKA KUŞU KIZIL GEZEGEN'E YAKLAŞTI!
  KIZIL GEZEGENE AZ KALDI
  MARS'TAN UMUT KESİLMEDİ
  ABD MARSA UZAY ARACI GÖNDERİYOR
  UZAYDA YAŞAMIN KANITI MI?
  UUİ'DE 6 SAATLİK UZAY YÜRÜYÜŞÜ BAŞLADI
  4'ÜNCÜ TÜRKSAT UYDUSU 2011'DE UZAYDA
  MİLLİ UYDU 2015'DE
  UZAYA SEFERLER DÜZENLENECEK
  SATÜRN'ÜN HALKALARI NEREDE?
  SANSÜRCÜ TÜRKİYE
  VENÜS'ÜN GİZEMLİ KARA LEKELERİNİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ!
  JAPONYA SERA ETKİSİNİ UZAYDAN İZLEYECEK!
  UZAYDA BEŞİNCİ BOYUT
  EN ÇOK UZAY ARANDI
VENÜS

Güneş’e uzaklık bakımından ikinci, büyüklük bakımından altıncı gezegen olan Venüs, Güneş ve Ay’dan sonra gökyüzündeki en parlak cisimdir. Sabah yıldızı ve akşam yıldızı olarak da adlandırılır. Venüs’ün gökyüzündeki pozisyonunu (ve diğer gezegenlerin) gösteren Web siteleri vardır. Venüs, iç gezegen olduğundan Arz’dan teleskopla bakıldığında Ay gibi safha gösterir.  

Şekil1: Venüs’ün 20 cm’lik teleskopla alınmış görüntüsü.
(D.Joye, 10 Nisan 2004, saat 15:00, Paris yakınları).

     Venüs’ü ilk olarak 1962 de Mariner 2  uydusu ziyaret etti. Pioneer Venus, Sovyet Venera 7 ve yüzeyin ilk fotoğraflarını gönderen Venera 9 ve diğerleri takip etti.  En son olarak, Venüs etrafında yörüngede dönen Amerikan uydusu Magellan, radar kullanarak Venüs’ün detaylı haritalarını oluşturdu.

 
Şekil 2: 1990-1994 yıllarında Magellan uydusundan alınan görüntülerin de eklenmesiyle, on yıldan daha fazla süren radar araştırmalarından elde edilen Venüs görüntüsü. Görüntünün kompozisyonu, küçük özellikleri vurgulamak ve kontrastları düzeltmek için işleme tabi tutulmuştur. Renkler yükseklikleri temsil eder (NASA/USGS).

     Venüs doğudan batıya doğru döner ve 1 Venüs günü 243 Arz günüdür.Venüs’ün Güneş etrafındaki yörüngesi çembere yakın olup yörüngesindeki dönüşünü 225 Arz gününde tamamlar. Dolayısıyla, bir Venüs günü, bir Venüs yılından daha uzundur.

     Venüs ile Arz bazı yönlerden birbirine benzer: Venüs, yaklaşık %95 Arz çapında ve %80 Arz kütlesindedir. Her iki gezegen de genç yüzeylere sahiptir, yani yüzey özellikleri yakın zamanda     (300 – 500 milyon yıl önce) oluşmuş ve eski yüzey özellikleri erozyonlar, lav akıntıları gibi etkilerle tahrip edilmiştir.Yoğunlukları ve kimyasal yapıları benzerdir.

    Bu benzerliklerden dolayı, yoğun bulutlarının altında Venüs’ün Arz’a çok benzeyebileceği ve hatta yaşam olabileceği düşünülüyordu. Fakat detaylı incelemeler Venüs’ün Arz’dan çok önemli farklara sahip olduğunu gösterdi.

 
Şekil 3: Galileo uydusundan Venüs görüntüsü (Calvin J. Hamilton)

    Venüs’ün yüzeydeki atmosfer basıncı Arz’dakinin 90 katıdır. Bu da yaklaşık Arz okyanuslarının 1 km derinliğindeki basınca denktir. %95 inden fazlası karbondioksitten meydana gelen atmosferde sülfirik asitten ibaret kilometrelerce kalın bulut tabakaları vardır. Bulutlar yüzeyi görüşümüzü tamamen  engeller. Venüs’ün yoğun atmosferi, sera etkisi yaratarak yüzey sıcaklığını yaklaşık 400 oC ye yükseltir ki bu da kurşunu eritebilir.

Şekil 4: Venüs'ün atmosferi. Bulutların üstünde güçlü rüzgarlar (350km/saat) vardır, fakat yüzeyde rüzgarlar birkaç km/saat’ten fazla değildir.

 

   
Şekil 5: Venüs yüzeyinin gerçek renklerle ayrıntılı görüntüsü.
 

 

Şekil 6: Venüs yüzeyinin Mercator projeksiyonunda görüntüsü. (Calvin J. Hamilton)

    Venüs yüzeyinin çoğu düzlükler içerir. Aynı zamanda geniş çöküntüler vardır: Atalanta Planitia, Guinevere Planitia, Lavinia Planitia. Kuzey yarıkürede iki geniş dağlık alan vardır: Ishtar Terra (yaklaşık Avustralya büyüklüğünde) ve ekvator boyunca Aphrodite Terra (yaklaşık Güney Amerika büyüklüğünde). Isthar’ın iç kısmı yüksek bir yayladan (Lakshmi Planum) ibarettir.

Şekil 7: Magellan verilerinden elde edilmiş Sif Mons volkanının renklendirilmiş görüntüsü

    Magellan uydu radarından elde edilen veriler, Venüs yüzeyinin çoğunun lav akıntılarıyla kaplı olduğunu gösterir. Sif Mons  gibi birkaç büyük volkan (Hawaii veya Olimpus Dağına benzer) vardır. Venüs birkaç sıcak noktada hala volkanik olarak aktiftir; çoğu kısım jeolojik olarak son birkaç yüz milyon yıldır oldukça sakindir. Venüs üzerindeki en eski arazi yaklaşık 800 milyon yaşındadır. 

   Küçük meteoritler Venüs’ün yoğun atmosferinde yüzeye ulaşmadan yanıp tahrip olur. Venüs üzerindeki kraterler gruplar halinde görülür ki büyük meteorların atmosferde parçalanarak yüzeye ulaştığını gösterir.

 
Şekil 8: Alfa bölgesinin doğu kısmında, yedi dairesel kubbe görülüyor. Ortalama 25 km çapında ve maksimum 750m yüksekliktedirler.

 

 
  Şekil 9 : Lada Terra’daki, Selu Corona’sı 350 km çapındadır.

    Magellan uydu görüntüleri, çok geniş lav püskürmeleri görülen Pancake volkanları ve geniş magma yatakları üzerinde çökmüş kubbeler olan Coronae, 100 km den büyük çapıyla dev Calderas gibi,  ilginç ve eşsiz özellikler gösterir.

Şekil 10 : Venüsün iç kısmı muhtemelen Arz’a çok benzerdir: yaklaşık 3000 km yarıçaptaki demir bir kor, gezegenin çoğunluğunu kapsayan erimiş kaya örtü. (Calvin J. Hamilton)

     Venüs’ün manyetik alanı yoktur, bunun yavaş rotasyonundan dolayı olabileceği düşünülür. Atmosferin manyetik alanı olmadığından güneş rüzgarı atmosferin derinlerine işler.

Kaynaklar:

http://www.solarviews.com/eng/venus.htm

http://starchild.gsfc.nasa.gov/docs/

http://www.nineplanets.org/venus.html

http://www.nasa.gov/audience/

http://www.spaceweather.com/

     

VENÜS İSTATİSTİKLERİ

Kütle (kg)

4.869x10+24

Kütle (Arz = 1)

0.814

Ekvatoral yarıçap (km)

6051.8

Ekvatoral yarıçap (Arz = 1)

0.95

Ortalama yoğunluk (gr/cm3)

5.25

Ortalama Güneş’ten uzaklık (km)

108200000

Ortalama Güneş’ten uzaklık (Arz = 1)

0.72

Rotasyon periyodu (gün)

-243.02

Yörünge periyodu (gün)

224.7

Ortalama yörüngesel hız (km/sn)

35.02

Yörüngesel basıklığı (eksentrisite)

0.0068

Eksenin eğimi (derece)

177.36

Yörüngesel eğim (derece)

3.39

Ekvatoral yüzey gravitesi (m/sn2)

8.87

Ekvatoral kaçış hızı (km/sn)

10.36

Görsel geometrik albedo

0.65

Parlaklık (kadir)

-4.4

Ortalama yüzey sıcaklığı

482°C

Atmosferik basınç (bar)

92

Uydu

Yok

Atmosferik kompozisyon

Karbondioksit:   %96
Nitrojen:             %3
Az miktarda:  Sülfür dioksit,
su buharı, karbon monoksit, argon, helyum, neon, hidrojen klorid ve hidrojen flüorid.

 

 
Bugün 12394 ziyaretçikişi burdaydı!
---------ÇEVRE-----------  
  M6 Kelebek Kümesi
2000 ışık yılı uzaklığındaki bir açık yıldız kümesi Akrep (Scorpius) takım yıldızında yer alır. En parlak yıldızı 6.17 kadir parlaklığa sahip bir sarı devdir.

 
 
  Uzayda ilginç gök cismi

Bilim adamları, yüzey sıcaklığı Güneş’in sadece onda biri olan yıldız benzeri bir gök cismi keşfetti.
İngiliz astrofizikçilerin keşfettiği yalnız gök cisminin şimdiye dek görülen en soğuk “kahverengi cüce” olduğu belirtildi.

İngiliz astrofizikçilerin keşfettiği yalnız gök cisminin şimdiye dek görülen en soğuk “kahverengi cüce” (Yıldızlar arası gaz bulutlarının çökmesiyle oluşan, ancak yıldız olmalarını sağlayacak nükleer tepkimeyi başlatamayacak kadar gök cisimleri. Bunlar, 80 Jüpiter kütlelik sınıra ulaşamadıkları için yeteri kadar ısınamayıp söner.) olduğu belirtildi.

Keşfi yapan Londra’daki Imperial College astrofizikçileri, “J0034-00” adı verilen kahverengi cücenin yüzey sıcaklığının sadece 600-700 Kelvin (400C) olduğunu kaydetti.Projeye başkanlık eden Dr Steve Warren, fiziksel olarak yıldızların, kahverengi cüceler ve gaz gezegenlerinin aynı şey veya değişik kütlelerdeki gaz oluşumları olduğunu belirterek, “J0034-00 gibi bir gök cismini belirleyebilmek, samanlıkta iğne aramaktan zor bir şey” dedi.
Cetus takımyıldızında bulunan ve göreli olarak hafif olan J0034-00’ın yeşilimsi bir gök cismi olduğunu belirten bilim adamları, bu gök cisminin Jüpiter’in 15 ila 30 katı kütleye sahip ve çaplarının da aynı olduğunu kaydetti.Astrofizikçiler, gök cisminin Dünya’dan uzaklığının yaklaşık 50 ışık yılı olduğunu tahmin ediyor.

 
 
  Jupiter ve bulutları
Hubble Uzay teleskobu yardımıyla çekilen bu görüntüde Jüpiter'in atmosferindeki bulut oluşumları net olarak görülmektedir. Atmosferin donmuş amonyak, karbon, sülfür ve fosfor'dan oluştuğu tahmin edilirken, bulut ısısının -138 derece olduğu sanılıyor

 
 
  Uzayda mangal kokusu
Uzay yürüyüşünden dönen astronotlar, büyük boşlukla temasa geçen kıyafetlerin kızarmış biftek, sıcak metal koktuğunu ifade ediyorlar. Uzay yürüyüşlerinin ardından ana gemiye geri dönen astronotların ifadesinden hareket eden Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), bahsedilen bu kokuya benzer bir kokuyu oluşturmak için İngiliz parfüm firması Omega Ingredients kimyageri Steven Pearce ile çalışmaya başladı. Kimyagerin başarılı sonuç elde etmesi durumunda kokunun yeryüzünde eğitilen astronotların eğitim programında koşullara uyumluluk testleri sürecinde kullanılacağını açıklayan NASA, Ağustos ayından beri süregelen çalışmalarının bu yılın sonunda sonuca ulaşmasını umduklarını açıkladı. Pearce, astronotların hemen hepsinin, uzay yürüyüşünün ardından istasyona geri döndüklerinde uzay tulumlarının kızarmış biftek, erimiş ya da kaynaklanmış metal kokusuna benzer bir şekilde koktuğunu söylediğini ifade etti. Çalışmalarında oldukça büyük bir yol kat ettiklerini belirten Pearce, kızarmış bifteğin problem olmadığını ancak sıcak metal kokusu üzerinde biraz daha çalışmaları gerektiğini söyledi. Pearce'in ifadesine göre astronotların aldıkları koku, uzayın havasız boşluğunda yaşanan yüksek enerji titreşimlerinden dolayı oluşan bir molekül tarafından yayılıyor.
 
 
  UZAY YENİ DOĞMUŞ YILDIZLARLA DOLU

Alman astronomlar, yeni yıldızların sadece galaksilerin merkezinde doğmadıklarını ve bilim adamlarının şimdiye dek düşündüklerinden çok daha fazla olduklarını tespit ettiler.
Bonn Üniversitesi'nden gök bilimciler, genç yıldızları gözlemlemeye yarayan H-alfa ışınlarının yoğunluğunun çok sayıda yeni yıldızın varlığına işaret ettiğini belirterek, yeni doğmuş yıldızların sayısının şimdiye dek astrofizikçilerin keşfettiklerinden çok daha fazla olduğunu kaydettiler.

Jan Pflamm-Altenburg ve Pavel Kroupa Nature dergisinde yayınladıkları araştırmalarında, her bir dev kütleli yıldız için 230 daha küçük yıldızın doğduğunu hesapladıklarını belirtirken, bu hesaplarını galaksilerin yoğun yıldız kümelerinin bulunduğu merkez bölgeleri temelinde yaptıklarına işaret ettiler.

İki bilim adamı, araştırmalarına göre, galaksilerin merkezden uzak kısımlarının da büyük miktarlarda yeni doğmuş yıldızları barındırdığını belirterek, önceden inanılanın tersine galaksilerin merkezden uzak bölümlerinde bir dev kütleli yıldıza karşılık bin civarında küçük yıldız bulunduğunu hesapladıklarını kaydetti.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol